5 Haziran 2010 Cumartesi

ses-siz-lik

oturuyorum..

odamda sadece gece lambam ve laptopun ışığı...

bütün gün gürültüsüne dayanılmayan caddede şimdi tek bir ses bile yok.. apartman aralığında sürekli miyavlayan kedi bile susmuş, sesi yok..

olup-biteni, olanları, olamazları ve olmamalıydı'ları gözden geçiriyorum.. vicdan muhasebesi değil, yanlış anlaşılma olmasın..sadece gözden geçirme.. ben, bu zamana kadar yaşarken kaç kere gerçekten "ben" oldum, karşımdaki kaç kere kendisi oldu onları gözden geçiriyorum.. ne kadar özgürüm onu gözden geçiriyorum...

bu yüzden sessizlikten nefret ederim ben..
ama kafanızı dinlemek için hani deli gibi ihtiyacınız olan o 1 dakikacık bile olsa size huzur verecek olan sessizlikten bahsetmiyorum... insanın içine işleyen, yalnızlığını hissettiren, boşlukla eşdeğer sessizlikten bahsediyorum..ondan nefret ediyorum,  kendimi dinlemeye başlarım çünkü.. gözden geçirmelerle başlar, "ah be"lerle devam eder, "off nasıl oldu bu buna nasıl izin verebildim" diye sürer, vicdan muhasebesine gider, en son durak baş edemediğin pişmanlıklarda durursun sessizlikte.. tam içinden çıkmaya çalışmaya karar verirsin ama bir ses gelir herşeyi dağıtır sende bırakırsın başka bir güne herşeyi... işte o sesi bekliyorum şimdi... ama ses yok.. tık yok..çıt çıkmıyor...

bu aralar bencilim böyle..sadece kendimi düşünüyorum.. neler düşünüyorum, neler hissediyorum, düşündüklerim ve hissettiklerim birbiriyle orantılımı ? {normal insan moduna geçmek istiyorum artık olmuyor..}
hislerini açıklayamadıktan sonra yaşadıklarınla doğru orantılı olamıyor..bunu çözdüm.. hisler konusunda özgür olamadıktan sonra ne dersen de gerisi laf salatasından başka birşey değil..
ister dünya meseleleri, ister memleket meseleleri, ister iş-güç, özel meseleler olsun; ne düşünürsen düşün, eğer etrafında senin gibi düşünen kimse yoksa senin düşüncelerini söyleme özgürlüğünde yok.. herkes ortak bir damardan kanıosa ama sen bir kılcal damar olup ordan kanıosan işin bitti demektir..kimse seni anlamadığı, daha kötüsü onlar gibi düşünmediğin için anlamaya bile çalışmadıkları için ne salaklığın kalır ne gerizekalılığın ne de hiçbir işten anlamamazlığın.. düşünce özgürlüğü de yok... yalan.. bunu da çözdüm.. rüzgar nereden eserse o tarafta olanların kaptan olduğu bir devir bu.. =)

nasıldı o laf;" göründüğün gibi olma,olduğun gibi görün" müydü.. ya da tam tersi .. tam hatırlayamadım şimdi {özür} bunu gerçek hayatta uygulamaya kalk bak neler oluyor.. denemesi bedava.. ben denedim.. ve herkes sahtelikten, oyundan, yalandan, iki yüzlülükten hoşlanıyor.. bunu çözdüm.. buna ister giyim-kuşam dış görünüş olarak bak, istersen karakter olarak bak.. istediğin gibi giyinir çıkarsın birilerine batar, istediğin gibi davranırsın mutlaka ve mutlaka birileri iğreti olur.. kendini oyalayacak ne bulursan bul ; istiyosan dünyada kimsenin çözemediği bir sırrı çöz, bir icat yap.. yine "işin gücün yok mu ya" der millet sana.. budur yani..

sır saklamaya kalkarsan ve bir şekilde bunu açık edersen birçok kişinin "benden mi saklıosun aşkolsun" tepkisiyle karşılarsın.. kendine ait özel konuların bile olamaz.. bunu çözdüm..
.
bu kadar şey çözmüş aşmış bir insan olarak hala sessizlikten korkuyorum.. daha çözemediğim o kadar çok konunun üstüme gelmesinden korkuyorum.. düşünmek istemiyorum.. istemediğim zaman rüyamda bile onlarla boğuştuğumu görüyorum...

benimki kaçmak mı hayır değil..sadece yorgunluk..sadece dinlemek isteği.. şu içimdeki mutsuzluğu atmak isteği.. ama söylemiş miydim; hiç kimse ne mutsuzluğunu kabul etmene, ne dinlenmene ne de yorgun olduğunu söylemene izin verir..

sessizlikten nefret ederim... sessizlikten korkarım.. düşünmeyi ertelediklerimi düşündürür, itiraf etmeyi istemediklerimi söylettirir.. böyle pis birşeydir..

olduğum gibi olmama izin verecek bir hayat isterdim.. şimdi elimdekiyle yetinmek zorundayım...

{bende mi sahte oldum yani....}

...... ve kedi miyavlamaya başladı.... =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder