17 Haziran 2010 Perşembe

nise evde - bölüm 1

bu aralar yapacak pek birşeyim olmadığından ve hayatım hep birşeyleri beklemekle geçtiğinden {neden sen onları bekliyorsun, bırak onlar seni beklesin felsefesi yapanı oyarım}, kendimi film izlemeye, uyumaya ve SEVGİLİ'ye sardırmaya adadım..

tam böyle ciddi, en sağlamından bunalımdayım falan modundayken bana bişey oldu.. =) ne olduğunu bende bilmiyorum..

şimdi, film izleme konusunda bi sıkıntı yok, film arşivimi kafamda yaratıyorum resmen. herhangi bir harddisk yada harici ürüne ihtiyacım yok.. bazı filmlere öyle bir sardırıyorum ki bir defa izlemek yetmiyor o derece.. bazen tv deki yeşilçam filmlerine sardırıyorum bazen dvd lere..

uykuya gelirsek; gece herşey çok güzel başlıyor.. yatağıma yatıyorum ve yastıkla karşılıklı birbirimize bakışamadan ben dalıyorum..iyi güzel sorun yok.. {benim yatış saatim gece 2 falan .. gece 2 de uyuyamazsan saat 5 e kadar nöbet tutuyorum zaten} yalnız sevgili alamancı ev sahiplerim senenin yaz olan 6 aylık kısmını istanbulda geçirdikleri için, alt kattaki psikopat komşunun gürültüsünden onlara yakınacakken, onların gürültüsünden kimlere yakınacağımı düşünür oldum.. içlerindeki köy merakını almanyalara kadar götürmüş, oradan da tekrar istanbula getirmiş sevimli ihtiyar bir çiftten bahsediyorum.. apartman kapısının önüne çek-yat, sandalye,sehpa, ihtiyaç duyulursa halı çıkartan, sabah 8 dedim mi kapının önüne inen, her gün 5 çayını kaldırımın üstünde içen, sonra akşamüstü şekerlemesini kapının önündeki o çekyatta horlayarak yapan, sonrada gece 2 ye kadar orda oturan bir çift bunlar.. tabi arada yemek yemek vs ihtiyaçlar için yukarı çıkılıyor.. apartman 5 katlı, bunlarda 5. katta oturuyor.. hacı amca sağolsun duvarları o kadar ince yaptırmış ki 3.katta olan ben ortada olduğum için apartmanın heryerindeki sesleri çok rahat alabiliyorum =) ama asansör sesi benim 1 nümerolu (ev sahibimin ağzı bu da) kabusum.. hacı çiftimiz buralardayken, apartmanda sürekli "dan dan güüümmm daan daan güüümmmm" sesi.. bi de şimdi bunlar yılın 6 ayı yoklar ya burda, hazır burdalarken apartmanın tadilatını falanda yaptırıolar saolsunlar.. ama hacı teyzede bir ses var.. ilk duyduğunda apartmana yılan girmiş zannediyosun! sürekli arada yükselmeleri olan tiz bir "tıııssss tıs tıııııssssssss tıs tıs tıtıtıtıss" sesi.. kapıya kulağını dayarsan ancak yine birilerinden yakındığını anlayabiliosun.. öyle ki dün gece nasıl tısladıysa bütün gece rüyamda yılanlarla uğraştım.. "tııss tııısss tııssss o duvarlara neden o kadar şey yapıştırdın tııssss"
çenesi çekilse, asansörünüde alıp gitse ne güzel olur..

eh SEVGİLİ'ye de belli bir süre sardırabiliosun, en sonunda adam isyan edio "ne bu böyle ya!! işin gücün yolunda değil,kimseye anlatamıyosun, hıncını benden çıkartıyosun!!" eh haklı garibim..{annemin ona vermekten bahsettiği "üstün sabır madalyası"nı bir an önce vermek lazım benim bebeme artık}

beyimlede arayı düzelttikten sonra, uyku da yok ne yapıcan daha çok film izliycen.. bende takıldım harry potter'a..  izlemediğim filmlerini indirdim, okumadığım kitaplarını okudum falan.. birden bire nereden nasıl esti bilemedim.. hani bir tarafta o cool sadece bakış atıp hırlayan teenage wampir varken ben neden elinde asa sallayıp kişilik bozukluğu yaşayan sabi-sübyana takıldım anlamadım.. filmlere yonttum bende.. hani "harry potter daha farklı, wampirler artık klişe bi de bram stocker'ın dracula'sından öte wampir var be?!" tarzında.. bi de sıktı artık..daha karar veremiolar wampirler güneşe çıkınca toz mu oluyo yoksa pırıl modunda parlıo mu die..  neyse izlerken kafanda da kuruyosun tabi "leyn bende de bi sihirli değnek olsa neler yapardım" {klişeye gel!}- neler yapardın? - benden bi cacık olmaz ben yine herşeyi böyle yapardım.. - iyi bok yerdin o zaman! {iç sesle konuşma konusunda hiç iyi değilim..mat edio hep beni..satrançtada kötüydüm hep zaten..gelsin tavlada görüşelim}

ben bunlar gibi saçmasapan şeylerle uğraşırken, benim doğumgünüsüm geldi çattı.. ilk defa doğumgünüm için bu kadar hevessiz, bu kadar isteksizdim.. canım hiçbirşey yapmak istemedi.. ama canım nanım annem hazırlandı davetler verildi.. ee hoşunada gidio insanın ne yalan söyliyim..istediğin kadar "hevesim yok" de, birileri senin için deli gibi hazırlık yaparken hevesleniosun ister istemez.. bu seneki doğumgünüm, geçen senelere göre epey bi duygu yüklüydü.. gözler dolu dolu "way be 27 oldun" , "daha şuncacık bebeydin kucağımda" falan.. dedim noluyoruuzz?!!
sonradan dank etti : 27 yaşımdan gün almıştım, işe yarar elle tutulur hiçbirşeyi başaramamıştım, evet hayatım birşeyleri beklemekle geçiyordu ve evet kendimi hiç iyi hissetmiyordum.. çok erken bi 40 yaş bunalımı gibi birşeydi ama allahtan çok kısa sürdü.. 1 saat kadar =))
bu zamana kadar aslında elle tutulur yaptığım birçok şey vardı..başarılarım belki çok büyük değildi ama yine de başarıydı.. beklediğim şeyler var ama hepsi gerçekleşecek ve gerçekleştiğinde herşey mükemmel olacak.. {gerçekleşmeyecek hayalller kurmamayı çok küçükken öğrendim ben =) }

doğum gününü de atlattıktan sonra ee nerde kalmıştım moduna girdim zaten hemen =)

sosyal hayatı günlük güneşlik olmayıp parçalı bulutlu takılan ben,  tv karşısında kucakta laptop,yanda kahve modunda zaman tüketiyorum.. yeşilçam filmlerine takılıyorum bu aralar.. cüneyt arkın'la türkan şoray'ın o müthiş tango sahnesi kafama kazındı mesela.. cüneyt abimiz karateye o kadar alışmış ki tango ve karate arasında müthiş bir bağ kurmuş ama sorun şu sen izlerken hangisini yaptığını anlayamıosun.. =))
 orda ufak bir gülme krizine girdim.. filmin devamında karateci olarak görmeye alıştığım malkoçoğlu cüneyt abime türkan abla "siz geçicisiniz, sizin için daimileri ihmal etmemi beklemiyordunuz değil mi?!"  diyince aha dedim yiycek yumruğu.. ama kendini alkole vurdu falan..way be dedim filmin konusuna bak ne kadar geniş mizaclılarmış hatun 11 tane sevgilim var dio adama geçicisin dio adam peki ama sen beni sev beni sev modunda dolanıo peşinde.. şimdi öyle film yapmaya kalksalar ortalık ayaklanır heralde..en cesur mizaclı filmleri bile p.c eden bi millet olduğumuz düşünülürse =))
ama her geçen gün daha iyi anlıyorum ki yeşilçam'dan başkası yalan!! hangi film sektöründe adam yamuk bir yandan gülümsemeyle, hatunu 2000 yıldır onun sevgilisi olduğuna 2 sn içinde ikna edebilir ki??! adam masallar anlatırken hatunun gözü seğirir ki bu "evet hatırlıorum tanrıııımmm evet gerçekten 2000 yıl olmuş seni ne kadar özlemişim"le aynı anlama gelir.. =) bugün bu filmi tv de gördüm, adam anlatmaya başladı işte "2000 yıl öncede bık bık da bık bık" ben kanalı değiştirdim..aradan 1 dk geçmeden ben yine açmış bu filmi seyrediyodum.. hele gönül gözüyle görüp yaptığı heykele ayrı bir anlam katan heykeltraşı hiç unutamıycam sanırım.. hayal gücü oyunculuk herşey 10 numara.. hollywood halt etmiş..

kanal gezmekte bu sıcakta yoruyo insanı tabi..ee benim laptopunda bi fanı var maşaallah soba gibi mübarek..neyse biraz hareket lazım dedim bende..eğer evde teksen, eski model bir vantilatörün varsa {sıcağa karşı hiçbir faydası yok ama esintisi olduğu için en azından psikolojik olarak serinliosun} ve müzik kanallarından biri açıksa (türk kanallarından biri olcak ama); o vantilatörün karşısında klip çeken dandik şarkıcıların moduna girmen kaçınılmaz arkadaşım! saçlar savruluo bi de bakmışsın şarkıyı söyleye söyleye kıvırıyosun!! tam kabus! mikrofon niyetine kullanacağım saç fırçasını almaya banyoya giderken kendime geldim.. ne yapıorum ben ya die.. sıcaktan beynim erimiş gibi =))

özetle; günler o kadar verimli geçmiyor.. ben şikayetçi miyim? hayır artık değil.. madem ısmarladığın hayatı yaşayamıosun elindekinin tadını çıkartıcaksın.. benim şimdilik elimden gelen bu.. sonrası daha güzel olucak..

hem bugün vantilatör karşısındaki performansımla demet akalın'dan bile daha iyi olduğumu keşfettim yarın bunu geliştirmeyi düşünüyorum =))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder